Bronz bir tene sahip olmak için yazın güneş altında, kış aylarında ise solaryumlarda zaman geçiren kişilerin, erken yaşlanma riskiyle karşı karşıya bulundukları bildirildi.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muammer Seyhan, deri yaşlanmasının kaçınılmaz bir olay, ancak kozmetik kaygılar nedeniyle de sosyal bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Günümüzde artık kadın ve erkeklerin bu konuda çok hassas olmaya başladıklarını ifade eden Seyhan, yaşlanmanın mümkün olduğu kadar geciktirilmesi ve durdurulması konusunda çeşitli çalışmalar olduğunu belirtti. Seyhan, deri yaşlanmasının iki türü bulunduğunu, bunlardan genetik yaşlanmanın durdurulmasının pek mümkün olmadığını kaydetti. Genetik yaşlanmanın dışında bir de erken yaşlanma denilen bir sürecin bulunduğunu ve bunun en önemli nedeninin dış etkenler olduğunuvurgulayan Seyhan, dış etkenlerin cilde olan etkisinin biraz olsun engellenebilmesi halinde, yaşlanmanın bu türünün de yavaşlatılabileceğini bildirdi.
Çevresel faktörler arasında da en önemlisinin güneş ışığı olduğuna işaret eden Seyhan, cildin erken yaşlanmasına yol açan güneş ışınlarından mümkün olduğunca kaçınılması gerektiğini bildirdi.
“BRONZLAŞMANIN HİÇBİR ŞEKLİ GÜVENLİ DEĞİL”
Prof. Dr. Seyhan, güneşten korunmaya genç yaşlardan itibaren başlanmasının önemine dikkati çekerken, üzerinde durulması gereken en önemli konunun bronzlaşma olduğunu belirtti. Seyhan, şunları kaydetti:
“Bronzlaşma, günümüzde bir moda haline geldi. İnsanlar beyaz görünmekten ziyade, esmer tenli görünmeyi tercih ediyorlar. Bunun artık bir moda olmaktan çıkarılması gerekiyor. Yapay güneş ışınları olan solaryumlar da doğal güneş ışınları kadar zararlı. Solaryumda, kısa dönemlerde bronzlaşılıyor. Bunun için, solaryumlar biraz daha güvenli olarak lanse ediliyor. Ama, kesinlikle güvenli değil. Aslında bronzlaşmanın hiçbir şekli güvenli değil. Eskiden olduğu gibi artık yavaş yavaş beyaz ve duru bir cilt moda olmalı.”
“BRONZLAŞMAK, DERİNİN YARDIM ÇAĞRISIDIR”
Koruyucu kullanarak bronzlaşmanın da zararlı olduğunu anlatan Seyhan, “Güneş altında vücudun oluşturduğu renk, aslında derinin imdat çığlığı, bir yardım isteğidir aslında. Deri, kendini korumak için bronzlaşıyor, kendini korumak için pigment üretiyor. Biz bunu yanlış değerlendiriyoruz. Aslında o, bizden yardım istiyor, (ben artık zarar görüyorum, bana yardım edin) diyor. Bronzlaşmak derinin yardım çağrısıdır, ama biz onu (bronzlaştım, bronzlaştığım için de daha güvendeyim) gibi algılıyoruz. Hiç de öyle değil” diye konuştu.
Dış etkenler nedeniyle ortaya çıkan yaşlanma belirtilerinin açık tenli insanlarda, koyu tenlilere oranla daha hızlı yaşandığını ifade eden Seyhan, insanların güneş altında bulundukları zamanlarda bir takım önlemler almalarının önemli olduğunu bildirdi.
Güneşten korunmak için Meksikalıların kullandıkları gibi geniş kenarlı şapkalar veya eskiden kullanılan şemsiyelerin yararına işaret eden Seyhan, bu tür malzemelerin özellikle yüz ve boyun bölgesinin yaşlanmasını engellemek açısından büyük önem taşıdığını söyledi.
Güneş kremlerinin de güneş ışınlarından korunmada etkili olduğunu, ancak insanların bunlara kozmetik ürünlermiş gibi baktıklarını dile getiren Seyhan, “En azından yüzünün yaşlanmasını istemeyen kişiler, bu kremleri düzenli olarak yaz-kış ayrımı yapmadan kullanmalı. Yani bütün bunlara dikkat edersek, derinin yaşlanmasını yavaşlatabiliriz. Erken yaşlanmak istemeyenler güneşten uzak durmak, bronzlaşmaktan kaçınmak zorundalar” dedi.
Kaynak: ntvmsnbc.com